Dün, '' 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'' idi.Dünya Engelliler Günü, Birleşmiş Milletler tarafından 1992 yılından bu yana 3 Aralık'ta kutlanan uluslararası bir farkındalık günüdür.
Öncelikle Engelli bireyin tanımını yapmakla başlamak gerekir.Engelli birey;doğum öncesi ,doğum esnası veya doğum sonrası çeşitli nedenlerle psikolojik, bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal yeteneklerinde belli ölçüde fonksiyon kaybına uğramasi nedeniyle toplumsal yaşama uyum saglamada ve günlük gereksinimleri karşılamada güçlükleri olan bireyi ifade etmektedir.
Engelliliğin nedenleri dikkatle incelendiğinde bunu 3 temel döneme ayırabiliriz : Doğum öncesi,doğum esnası ve doğum sonrası olarak... Bunların önemli bir bölümünün kaçınılabilir, önlenebilir nedenler olduğu görülmektedir.
Doğuştan gelen engellilik nedenleri arasında bir takım kalıtımsal hastalıklar;,ülkemizde hala süregelen akraba evlilikleri; anne ve babanın kan uyuşmazlığı; gebelik esnasında annenin karşılaştığı travmalar,kazalar,zehirlenmeler,ciddi hastalıklar;annenin doktor tavsiyesi dışında ilaç kullanımı ;gebelik esnasında ışına maruz kalmak; gebelik enasında annenin sigara,alkol ve madde bağımlısı olması; gebelikte yetersiz beslenme ; annenin doğum yaşının altında ya da üstünde bir yaşta hamile kalması sonucu doğumlar gibi nedenler görülmektedir. Sayılan tüm bu nedenler kaçınılmaz önlenemez durumlar değildir. Tıp bilimince gerçekleştirilen araştırmalarla genetik nedenlerin bile en azından bir kısmı önceden bilinebilmektedir. Bu nedenle gebelik sırasında sağlık kontrolleri ve yapılması gereken testlerin mutlaka yaptırılması gerekiyor.
Doğum esnasında bebeğin travmaya maruz kalması; doğum esnasında bebeğin oksijensiz kalması ; doğumun beklenen süreden önce ve güç olması ; bebeğin düşük doğum ağırlığı ile doğması da doğum anında oluşabilecek Engelli nedenleri arasında sayılabilir. Bu nedenle doğumun mutlak surette sağlık kuruluşlarında, sağlık personellerince gerçekleştirilmesi gerekiyor.
Doğum sonrası Engellilik nedenleri ise yeni doğan bebeğin sağlık kontrolünden geçirilmemesi ve gerekli testlerin yaptırılmaması ; bebeğin aşılarının düzenli olarak yaptırılmaması ; ağır geçirilen doğum sarılığı ; bebeğin yetersiz beslenmesi ; doğum sonrası bebeğin geçirdiği ciddi hastalıklar; ayrıca ev,iş.trafik kazaları;ciddi zehirlenmeler ;doğal afetler ; aile ve çevrenin eğitimsizliği ; bireylerin ihmal ve istismar
edilmesi sayılabilir.
Engellilerin sorunu toplumun ortak sorunudur. Onların farkına varmak ve onlarla birlikte yaşadığımızı unutmamamız gerekiyor.Engelli yaşam ,kimileri için doğumdan itibaren başlıyor. Onlar için yaşam zaten yeterince zor.Bizler elimizden geldğince onlara hayatı kolaylaştırmalıyız. Bu insan olarak bizim görevimizdir.Engelli olmak bir kusur değil,toplumun yanlış algısı ve ifadesi en büyük kusurdur.Yarının bize ne yaşatacağını bilmiyoruz.Hepimiz ,her an bir engelli adayıyız.Bunu hiç aklımızdan çıkarmamalıyız.Nice engelli vatandaşımız öyle güzel hayat dersi veriyor ki azimleriyle,başarılarıyla bizim görevimiz onlara destek olmak...
Elbette biz vatandaşlar kadar resmi kurum ve kuruluşlara da oldukça iş düşüyor.Engellilerin temel hak ve özgürlüklerden faydalanmasını teşvik ve temin ederek ve doğuştan sahip oldukları onura saygıyı güçlendirerek toplumsal hayata diğer bireylerle eşit koşullarda tam ve etkin katılımlarının sağlanması ve engelliliği önleyici tedbirlerin alınması için gerekli düzenlemelerin yapılmasını sağlamak amacıyla engellileri, ailelerini, engellilere yönelik hizmet veren kurum ve kuruluşlar ile diğer ilgilileri kapsayan 2005 yılında çıkarılan 5378 Sayılı Engelliler Hakkındaki Yasa yeterli gözükse de bu yasanın uygulaması çok
önem arzetmektedir.Yasanın uygulaması açısından merkezi ve yerel yönetimlere, yargı
makamlarına,engelliler için çok ciddi olumlu çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşlarına büyük görevler düşmektedir.
Tüm Engelli olan ama hayatta engel tanımayan vatandaşlarımızın aileleriyle, yakınlarıyla ve sevdikleriyle sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir ömür geçirmelerini yürekten diliyorum.
04.12.2020
Op.Dr.Atıl Birol
FACEBOOK YORUMLAR